SeyahaTravel

Motosikletle Yolda Olmak!  YavuzSelim Yollarda….

Ben seyahatlerimde tabi ki hazırlık yapıyorum ama aylar öncesinden değil. Ve her seyahatim birbirinden nefis tatlar bırakıyor. Bu seyahatim de öyleydi. Yolda karşılaştıklarımız bile tehlikeli bir hat seçmişsiniz diyorlardı. Tabiki katılmıyorum buna, çünkü sizin bir duruşunuz varsa ve özgüveniniz yüksekse gerisi teferruat oluyor.. Bulgaristan ve Romanya’da güvensizlik aşılmış ve ciddi mesafeler alınmış ..Bulgaristan, Romanya, Moldova, Ukrayna ‘yı tamamladık ama Polonya yı yapamadık maalesef kardeşimin yüzünden olsun:) Ama bu ülkelerde inanırmısınız bir polis bizi durdurmadı bir tane ceza yemedik. Bu arada seyahat öncesi Seden ve Tankut Güzel’e verdikleri bilgilerden dolayı da teşekkür etmek isterim. Tabi Himalaya fatihi Serpil Kalaycı’ya da….

Bazen kendi kendimizi hapsederiz benliğimize…Kendi belirlediğimiz duvarlar oluştururuz hiç yoktan. Oysa özgürlük paha biçilmez bir değer.Gerçekleri görmezden geliriz. Gerçekler çok farklıdır, bunun için göze almak gerek parçalanmayı, iliklerine kadar her çatlaktan sızmak gerek.Vurulmayı göze almadan kimse firar edemez…

Endurocu olmak başka bir kültürdür. Öyle pırıl pırıl egzosundan çıkardığın gürültülerle caddelerde hava atmaya gelmez. Doğa ile dost olmak için Endurocu olmak gerek. Kaç basıyor bu makine? Bu makine basmıyor dostum. Bu makine inadına basmaz, çünkü basmak ruhuna aykırıdır, yüksek beygir gücüne rağmen. Ama doğa ile bütünleştirir seni. Kırlarda yollarda bayırlarda burun deliklerinden sızan temiz oksijeni yüreğine taşır, bu makine doğadaki başkaldırıştır ve doğadaki tüm canlılarla dost olmaktır. Bir at, bir kelebek, bir arı, bir yaban kazı yada gölde bir kuğu; yol kenarındaki bir porsuk yada tilki sizden bir Endurocudan zarar gelmeyeceğini bilir…

Moldova Yolları

Yazıma başlamadan Ukraynalı Okean Elzy ile sizi tanıştırmak ve yazının devamını onun bu güzel şarkısıyla okumanızı öneriyorum…

Derler ki seyahat etmeyenler bir kitabın aynı sayfasını okurlarmış, çok okuyan mı çok gezen mi sorusu cevabını buluyor burada. Ne yapalım motosikletle gitsek mi, hazır mıyız, ya bir sürü eksik var daha acemiyim derken, bir de soğuk algınlığı eklendi hızlı kısa bir ön hazırlık yaptık. Bir yıl öncesinden başlamadık. Ya bir şey söyliyeceğim. Detaylara çok takmazsanızve  ana kalemleri atlamazsanız böyle biraz hazırlıksız, seyahatler daha keyifli oluyor. Hele motosikletle çok farklı çoook. Bir başkaldırış, bir özgürlük hikayesi bir barış yoludur motosiklet. Düşünsenize karşınızda anlaşabileceğiniz bir dil yok altınızdaki makinelerle saatte 120 km hızla giderken karşıdaki makineyi kullanan, adam yada kadın elini çıkarıp size selam yolluyor. Birbirinizin ruhuna dokunuyorsunuz. Siz araba kullanırken böyle bir şey gördünüz mü? Aynı asansörde merhaba veya günaydın dediğinizde duvar gibi duran insanlara dönüşüyoruz metropollerde.. Yada bir memura güleryüzle teşekkür ederim dediğinizde size uzaylıymış gibi bakanlar olunca böyle düşünüyor insan maalesef. Motosikletle durdunuz diyelim yanınızdan geçen bir motosikletli sorar size (dilinizi bilmese işaretlerle anlaşırsınız) dostum eksik bir şey varmı? Güzel unuttuğumuz duyguları işte bu tutku körüklüyor. Ama sizin seyahatleriniz için illa da motosiklete gerek yok, uçakla da çok uygun seyahatler yapabilirsiniz. Ama geçtiğiniz yerlerdeki her noktadaki  kokuyu, molalardaki dostlukları, doğayı hissedemezsiniz. Mola verdiğiniz yerler köylerdeki o sıcak bakışları el yada göz temaslarını unutamazsınız ve basarsınız deklanşöre o an yazılır.

Yani siz yeter ki birşeyi hayal edin ve çok isteyin o iş oldu demektir, inanın. En kötü plan, plansızlıktan iyidir. Kararlı olun, önceliklerinizi sıralayın gerisi sizi uçurmaya yeter bütün yorgunluklarınızı unutursunuz.

Evet sabah 6 çıkışımızı biraderin ateşli durumu sebebiyle saat 8 e taşıyoruz. Biraz geç oldu ama derler ya , geç hiçden iyidir. Nerdeyse program iptal oluyordu. Yolculuğumuza başlıyoruz kontağı çevirdik ve ilk stop noktamız otoyol cafelerinden birindeydi sanırım Çorlu Sapağını geçinceydi biraz poğaça ve çay yapalım dedik yapmaz olsaydık. Ama B planı olarak Edirne vardı zaten, ve yaprak ciğer yiyecektik. Öncelikle Edirne deyiz ustanın eserini görelim dedik Selimiye den bahsediyorum.

Selimiye Cami

Büyülenmemek elde değil mimari ve motifler sonra bir de hikayesi var diye Eski Cami yapıyoruz. Eski cami de cennetten geldiği söylenen bir taş var Hacerül Esved. Bu taştan ülkemizde 5 tanesi İstanbul’dadır. Biri Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinde, 4 ü Kadırga Sokullu Mehmet Paşa Cami’inde ve Edirne Eski Cami’de bulunmaktadır.

Eski Cami

Sonra Ciğerci Niyazi de güzel ciğer ve tahinli fındıklı hayrabolu tatlısını afiyetle mideye indirdik.

Ciğerci Niyazi

Kapıkule Gümrüğü’ne ilerliyoruz ve nasıl bir kuyruk, motosikletle ön tarafa geçiverdik. Bizden biri hooop hoop ne oluyor dediğinde? Bizim aracımızda klima yok deyip, teşekkür ederek aldırış etmiyoruz ve Bulgaristana geçiverdik. Yollar açık fazla sürat yapamıyoruz Yavuz motorunu bir ay oldu ancak. Tabiki Honda da aldığı iki eğitim ve tecrübelerimi de birleştirince, program bitiminde birçok arkadaşından daha iyi olacak. Viraj ve yol tutuşunu izliyorum kaçırma yok, hatta çoğunlukla zorluyorum sert virajlarda baştaki tutukluk gitti, sollamalar gayet iyi biraz daha zorlayalım:). Seyahat sonunda şüphem yok benim 10 yıllık yurtdışına çıkmaya korkan arkadaşlarıma yetişmiş olacak. Kan bağından mı, nedir bu cesaret:) Hayırlısıyla gidiyoruz. Köy yolları aralarından nefis kokular, otlaklardaki koyun ve inek sürüleri bazen kafalarını kaldırıp bize bakıyorlar, tamam bunlar bizimkiler der gibi 🙂 Çok sıcak oldu bir bira molası verelim de leva yok ne yapıcaz derken küçük bir yerde molamızı verdik. Nefes aldık sonra tam binerken yan masadaki çocuğun gözü motorda takılı kalmıştı fark ettim. Kontak çalıştırırken vazgeçtim benimkini, kapattım  ve indim aşağı, ailenin yanına gittim çocuğunuzun resmini motosiklette çekin dedim çok sevindi kerata bu da öyle bir enstanteneydi. Ve yolumuza devam ediyoruz hava karardığında Romanya Gümrüğü’ndeyiz felaket bir kuyruk yine bize devam diyorlar köprü parası veriyor araçlar biz o bölümü geçiyoruz ön sıraya yerleştik. Hava kararıyor ve biraz yolumuz var Bükreş yapacağız devam ediyoruz ve şehrin kalbinde otelin önüne varıyoruz eşyaları indirip bir duş ve en işlek mekanlarından birinde komşu yemekleri pita içinde döner ve cacıki patates herşey var yanınada olmazsa olmaz retsina dry bir beyaz şarap…

Bükreş

Nicola Unlu Mamuller

Sabah erken kalkıyoruz kahvaltı için iki orta yaşlı Romen Ablanın Nicola unlu mamuller dükkanında alıyoruz soluğu. İlk müşterileriyiz biraz heyecanlılar iki motosiklet ve dilini bilmedikleri iki adam iki özel börek sıcak sıcak ve içeklerimizi yudumluyoruz sonra teşekkür edip, yola devam ediyoruz. Rota akşama Lviv de olmak 850 km yolumuz var arkamdaki adam zaten 700 km yol yaptı bugün de 850 olacak Tankuttan aldığım bilgilere göre Ukrayna 360 km de yollar kötü olacak fazla değinmiyorum bu konuya yola kilitlendik. Benzincilerde tüm gözler motosikletlerde, sohbetler koyu ama yolumuz var. Tepelerden ve eteklerden süzülüyoruz yollar nefis bu bölümde…Bükreş üzerinden Buzau ve Focsani üzerinden devam ediyoruz yollar güzel Bacau geçtik ve yanılmıyorsam Damanesti civarında mola veriyoruz. Otantik nefis bir yer soğuk lokal buz gibi beyaz ve karışık özel öneriyi alıyoruz restaurant sahibinden. Hafif çakır keyif olduk bir americano ile basıyoruz hedef Ukrayna sınırı. Bir ara sınıra yakın bu güzel köyde elma ağaçlarını görünce mola veriyoruz zorunlu mola:)

Romanya Yolları

Teyze ile de göz teması kurduk çağırıyor anlaşıyoruz sohbet el işaretleriyleJ Ama sonuçta anlaşıyoruz, gözler konuşuyor. Geriye bu güzel fotoğraf kalıyor. Romanya kuzeyi Siret üzerinden sınırdayız. Gelin bakalım dediler görevliler bize. Benim şasi biraz paslanmış, arkadaş okuyamadı bir türlü, neyse beni geçtik. Ama nasıl didik didik şasiyi kontrol ediyor inanamazsınız. Sıra Yavuz a geldi. Onun motosikleti 2015 Honda NCX750 plakası 59 Tekirdağ Hayrabolu’dan alınmış. Üstelik şirketinin adına, neyse baktı ruhsata bmw 2005 model seninki 2015 niye ruhsatın eski, niye yazılar silinmiş, şasi okunmuyor…Geçti diğer tarafa bekliyoruz 1 saat oldu para verelim dedik ama bir de ters tepme durumu olur. Vatandaş büyüteç aldı okumaya çalışıyor eviriyor çeviriyor bir aşağı bir yukarı olmuyor. Yavuz dediki bir uçuş mu yapsak şuna karşı, 1200 km yaptık ne uçuşu sabret dedim zor yatıştırıyorum biraderi bekliyoruz 1,5 saat oldu. Aklıma geleni dillendirmiyorum. Adama dedim ki kardeşim 3 ülkeden geçtik kendi ülkemiz hariç sorun olsa onlar bırakmazdı uluslararası sigorta hazırlanmazdı ve sonunda nihayet yumuşadı abi alıyoruz belgeleri. Merhaba Ukrayna…Yol nefis gözüküyor 10 km gidiyoruz ve benzin alıyoruz. Ya bu nasıl adalet İstanbul’da 85 TL ya dolan depo 30 TL ya doluyor. Yola çıkıyoruz aman Allahım o güzel yollar bitti asfalt kelimesini kullanmak lüks olur yollar inanılmaz tümseklerle dolu off road çalışmamız başlıyor. Gözüm aynı zamanda Yavuz da virajlar tamam yol tutuş giderek güzelleşiyor…Ayakta kullanmaya başlıyoruz. Sağda bir naked (cadde motoru) Polonyalı selamlaşıyoruz. Bir şey lazım mı diyoruz teşekkür ediyorlar devam edin işareti veriyorlar ve devam ediyoruz….120 km hıza çıkmalıyız bu hat 360 km ve hızı 30 km ye düşürdüğümüz yerler artıyor. Chernivtsi-Ternopil-Zolochiv üzerinden ilerliyoruz kahve molası veriyoruz hava karardı

Ukrayna Lviv Yol Üzeri Duraklar

heryer orman dikkat ediyorum yol kenarlarında uzun kulaklı sevimli tilki yavruları ve aileleri selamlıyor bizi, pür dikkat ilerliyoruz. Hava karardı motosikletleri yanyana sürmeye başladık farlar daha aktif oldu. Bir ara Lviv’e 120 km kala birader pes etmeye kalktı duralım Ternopil de diye, olmaz dedim ucuna kadar geldik basıyoruz ve nihayet Lviv deyiz. Motosikleti güvenli bir yere park etmemiz lazım. Opera binası arkasında Azeri bir arkadaşın işyeri avlusuna bırakıyoruz motosikletleri ve kiraladığımız eve geçiyoruz. Rynok Square de bir soğuk bira ile Lviv’e merhaba diyoruz. Hava nefis gitti, sabah uyandığımızda bir ses su borusu patladı zannetmiştim meğer yağmurmuş neyse yolda denk gelmedik…

Lviv

Şehir nefis büyüleyici, ben Polonya Krakow a benzettim ilk defa geliyorum. Kardeşim tecrübeli bu konuda. Sabah buluşup güzel bir kahvaltı ediyoruz. Hayat bize göre gerçekten ucuz bu şehirde. Kahvaltıdan sonra bir kahve molası Cafe Factory de sonra bir yarım tur atıyoruz meydanda.

Lviv

Tabiki nefis ev yapımı vişne likörleri:))

Vişne Likörü-Rynok Square

Meydanın en popüler yerlerinden biri şüphesiz Bier Theathre denen 5 katlı bira mekanı “Pravda”. Ev yapımı çeşit çeşit nefis biralar burada bir de mekanın kendine has orkestrası. Bir süre sonra bizlere boş pet dağıtıyorlar müziklere eşlik ediyoruz nefissss…..

Lviv

Biralar şişe şişe yuvarlıyoruz. Sıra fashion club ta burada bir white gummi nargile keyfi yapmaya hazırlanıyoruz. Etraf yemşeşil, pırıl pırıl insanlar kültürlü…Bu şehir bayağı uygun, likörler votkalar nefis.

Lviv

Spesifik barlar, likör, çikolata mağazaları ve el yapımı dantelli işlemeler sizi cezbediyor doğrusu. Bu şehir sizi çekiyor belki hala kaybolmaya yüz tutmuş samimiyet var, o soğukluğun ardında. Pravda uğrak noktamız oluyor çünkü kalitesi ve çizgisi olan bir mekan.

Lviv

Şu bir gerçek ki bir çok noktada pratikliğimiz ve tezcanlı oluşumuz, bayağı fark yaratıyor. Neyse dönüş noktamıza hiç gitmediğimiz için Chişinau yani Kişinevi ekliyoruz…Sabah 07 de yola çıkıyoruz. Yollar aynı ama güzergah biraz farklı olacak. Çıkışta çok salaş bir yerde atıştırmaya çalışıyoruz. 1580 km yapmıştık. Şimdi 626 km lik Lviv den Chişinau programımız olacak muhtemelen 350 km Ukrayna içerisinde yapacağız ve 260 km Moldovya’ ya giriş yapacağız. Yollar aynı off road yapmaya hazırlandık. Ternopil üzerinden ilerliyoruz. Briceni üzerinden sınıra geldiğimizde o korkutucu durum bu sınır kapısında başımıza gelmiyor. Çok rahat ilerliyoruz ve geçişi tamamlıyoruz. Yollar Ukrayna ya göre daha iyi ve nefis manzara eşliğinde ilerliyoruz. Yemyeşil elma bahçeleri üzüm asmaları göletler kaz sürüleri keçi-koyun ve büyükbaş hayvan sürüleri ile seyahatimizin en keyifli manzarası söylemeliyim. Burası nefis.

Moldova Yolları

Ve bir yerde mola verip biralarımızla steak yanında salatayla molamızı tamamlıyoruz. Tekrar kontak açtık ve benzinimiz bitmek üzere yanımızda ley yok yandık 3 istasyona gidiyoruz kart geçmiyor ve yabancı para kabul etmiyorlar. Sonra birader başka araçtaki şöfore rica ediyor ve 10 $ karşılığında parayı leye çevirip benzini alıyoruz. Merkez enteresan her istasyonda kart geçiyor. Şehir içinde inanılmaz radar ve uyarılar var. Yalnız bir yerde devlet meydanı sanırım 1 km alana traktör girişi yasak tabelası var. Motosikletle girince polis durduruyor. Beni de durdurdu, ceza yazacak ya, İngilizce bilmiyor burası yasak dedi. Ben de arkadaşım orda motosikletli dedim,  ona da yasak dedi, Tamam söyliyeyim dönerim dedim ya biz İstnabulluyuz diyemedim arkadaşa:)) Ve bastık geçtik. Akşam kalacağız burada, bir cafeye oturduk nargile eşliğinde biraz atıştırdık. Sabah kalkıp bomba isimli marketler var Migros gibi sıcak börek ve kahve ile açılış yaptık. İçkiler özellikle şaraplar nefis inanılmaz çeşitler var. En kaliteli şarabı 15 TL karşılığı alıyorsunuz. Votka likör vermut herşey ucuz. Şişeleri yükleniyoruz.

Chişinau

Ve meydana park edip, biraz şehri turluyoruz sonra Romanya Bükreş aynı otel mola vermeyi planlıyoruz. Rotamız buradan Kşinev’den Bükreş olacak.

Romanya Yolları

Yola çıkıyoruz sabah erkenden gps olarak kullandığım note2 şarj konusunda sorun yaratınca, zorunlu molalar artıyor. Göz kararı ilerliyoruz. Artık bazı noktalarda adres sormamız gerekiyor. Romanya gümrüğünde sıkı içki kontrolü var. Sebebini tahmin ediyorsunuzdur:) Buradan da geçiyoruz. Bulgaristan yollarında yolu karıştırdığımızda , yolda Türk tırlarını gördüğümüzde doğru yolda olduğumuzu anlıyoruz. Bir ara bir köy içinden geçtik bu çiçekli manzaralar çıktı ortaya.

Bulgaristan Yolları

Evet bir mola daha veriyoruz Bulgaristan sınırına yaklaşıyoruz. Bir Bulgar Lokantası,Türkçe konuşmalar hoşgeldiniz ne alırdınız. Kadın eli nereye değerse orası başka güzel oluyor. Hem özel yaşamımızda hem de hizmet sektöründe kabul edelim. Bu gerçekten belli oluyor tabi bunu da her zaman kendilerine söyleyerek, onore ediyoruz. Hakediyorlar çünkü. Bira ve pattaes kızartmasına 3 € ödedik. Cebimiz karman çorman söylemeliyim. Ukrayna Grivnası, Romen Leyi, Moldova Leyi, Bulgar Levası bir de bazıları anlayışlı olup yerel paralarında diretmeseler. Yağmur geçişi oluyor ve kontak açma vakti. Ortalama 80 km sonra sınırda olacağız. Bu hattımızda toplam 1850 km lere karşılık geliyor. Yani Lviv -Chişinau 620 km, Chişinau-Bükreş 610 km ve Bükreş-Edirne 620 km….Ve sınıra ulaşıyoruz. Gümrüklerden kolay geçiyoruz. Motosikletlere genelde öncelik veriyorlar. Edirne de bir ciğer molası daha verip, İstanbula ulaşıyoruz. Toplam 3450 km ile turumuzu tamamlıyoruz. Kazasız belasız polislere yaklanmadan sorunsuz bir programı noktalıyoruz. Tekrar görüşmek üzere diyoruz….